Hastane günlerinde yıllar önce bir yılbaşı gecesi bıraktığım günlüğüme yeniden başladım..bu defa yepyeni bir defterim ve tertemiz sayfalarım var..güzel bir hismiş unutmuşum...
O kadar çok şeyle uğraşırken kendimi ihmal ettiğimin farkına vardım..kuru gürültülerin arasında kendi iç sesimi dinlemeyeli, özeleştiri yapmayalı uzun zaman olmuş...özlemişim...
İlk etkisi ne oldu dersiniz, hayatımda gereksiz olduğunu fark ettiğim herkesi bir bir eledim..bahar temizliği gibi bir şey oldu..hafifledim..ne kadar yorduklarını, yıprattıklarını anlamak için geç mi kaldım diye hayıflandım önce, sonra dedim ki kendime asla geç değil..hiç birşey için..
Sonra bir gerçek daha çarptı yüzüme, eski defteri okurken bir de baktım ki yaşanan aşklar ne kadar gerçekmiş, hala gülümsetebliyorlar..oysa ne cep telefonumuz vardı ne msn ne facebook ne twitter...offf böyle yazınca çok yaşlanmış gibi hissettim kendimi birden:) Yoktu ama yalan değil ki, ev telefonlarından sessiz aramalarımız vardı en fazla sesini bir iki saniye duymak heyecanlanmamıza...okul koridorlarında karşılaşmak kalbimizi yerinde çıkarmaya yeter de artardı....ne şiirler yazmışım hala aşk kokuyor...
Aşk mı bizi terk etmiş, biz mi yaşamayı unutmuşuz, duygularımız mı körelmiş ne olmuş böyle anlamak mümkün değil...Sadece hangi sınıfta olduğunu, nerde oturduğunu, adını-soyadını bilmek yeterdi aşık olmaya hatta bazen onlara bile gerek kalmazdı bir bakışına, bir gülümsemesine ne hayaller kurulurdu şimdi yedi ceddini, an be an fotoğraflarını, hangi konuda ne düşündüğünü, bütün zevklerini bir iki tıkla önümüze serilen hiç kimse ile o heyecanlar yaşanmıyor...
Bu kadar güven sorunu da yaşamazdık eskiden...ne görüyorsak o kafiydi...şimdi anlatılan her şeye şüphe ile bakar olduk..ne de olsa ne bilmemizi istiyorsa onları anlatıyor karşımızdaki..gel de güven...
Çok da uzak geçmişte değildi bu güzellikler, 2000'li yıllara ramak kala lise sıralarındaydı ne çabuk geçti zaman, ne ara değiştik..çirkinleştik hep birlikte...
Aşk..aşk diye inleyip dururken ne ara aşkla meşki bu kadar yozlaştırdık..şimdi çık dışarı sor 10 kişiye, erkek-kadın fark etmez üstelik...herkes mecnun misali dolaşır ortalarda leylasına hasret...herkes bu kadar doğru kişiyi ararken, herkes bu kadar yalnız, bu kadar aşksızken nasıl oluyor da hiç biri birbirine denk düşmüyor...
Üstelik bir kötü yanı daha var sanal ilişkilerin, bir erkekle bir kadın arkadaş da olamıyor..çünkü bilmiyor, hiç görmemiş, mimikleri nasıldır, konuşurken espri mi yapıyor nedir durum belli değil..ee ne oluyor yazılan her şey bir şekilde ima mıdır diye üstüne alınıyor..al sana koca bir karmaşa...anlat derdini hayır gerçekten arkadaş olarak yaklaşıyorum ben sana inan başka bir ima yok yazdıklarımın altında diye...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder