26 Mart 2011 Cumartesi

ROXETTE İSTANBUL'DA - ANILARIMA YOLCULUĞUN EN GÜZEL DURAĞI


ROXETTE Türkiye'ye mi geliyormuş??? 
İlk duyduğumuzda kulaklarımıza inanamadık Roxette geliyor inanabiliyor musun diye şaşkınlık ve sevinç dolu konuşmalar geçti dostlarımla aramızda...ortaokul-lise yıllarımızın içimize işleyen şarkıları çıkarıldı arşivlerden,videolar paylaşıldı...bütün bunları yaparken elbette hatıralar döküldü ortaya...ne güzel günlerdi, ne masum, tertemiz aşklar vardı ve hepsini bir kaç şarkı ile hatırlıyor olmak ne tuhaf bir histi...
Duygular sel oldu aktı...özlem dolu dudaklarımızın kenarındaki minik gülümsemeler ile yad ettik okul yıllarımızı...
Biletler ilk satışa çıktığı hafta doğum günümdü ve en güzel doğumgünü hediyelerimden biri Roxette bileti oldu....Tabi ki asıl güzel olan kısmı bilet değildi..bilet bir şekilde alınırdı...
Asıl özel olan o konsere o bileti alan 2 can dostumun okul yıllarından beri hala hayatımın içinde olmaları ve o unutulmaz günleri hatırlatan bu şarkıları yine birlikte paylaşacak olmamız...
Başkalarıyla gidecek olsam bu kadar heyecanlanır mıydım bilmiyorum cidden...
Tam anlamıyla ''eski günlerdeki gibi'' 
İyi ki varsınız kuzum ve cilom...iyi ki hala hayatımın bir parçasısınız...


Roxette 25 Mayıs 2011'de Küçükçiftlik Parkında unutulmaz konserlerinden birine daha imza atacak...
Marie Fredriksson ve Per Gessle bu güne kadar 33 single ve 75 milyonluk albüm satışıyla kırdıkları rekoru bunca yılda Marie'nin beyin tümörü savaşıyla yarım kalmış sanılsa da 2011 dünya turnesi ile yepyeni rekorlara doğru yol alacağı çok açık...

Yer: KüçükÇiftlik Park
Tarihler: 25.05.2011~25.05.2011
19:00
Telefon: 0212 231 30 45 - www.kucukciftlikpark.com
Adres: Kadırgalar Cad. No:5, Maçka İstanbul
Bilet Ücreti: Deluxe Lounge: 315,00 TL - Normal: 78,00 TL - 
Sahne Önü: 200,00 TL
Nereden Alırım: Biletix.com, Biletix Gişeleri,
 Biletix Çağrı Merkezi: 0216 556 98 00

18 Mart 2011 Cuma

EVİTA İSTANBUL'DA


EVITA İSTANBUL'da...

''Don't cry for me Argentinaaa...'' diye olanca zerafeti ile asla bağırmadan ama o en güzel tınısıyla şarkısını seslendiren Madonna gelir gözümün önüne..

Evita Arjantin'in eski devlet başkanlarından biri olan Juan Peron'un yaşam sevinci ile dolu eşi Eva Peron'un hayat hikayesini anlatır..Çoğumuz okuyarak, filmlerini izleyerek ya da o en ünlü şarkısını dinleyerek hakkında az çok bilgi sahibiyiz..
Kimlerin ne zaman hangi rollerde oynadığı, hangi ünlülerin Evita projelerinde yer aldığı ya da Eva'nın şarkısını hangi ünlü şarkıcıların seslendirdiği bilgileri zaten ulaşabileceğimiz kadar yakınlar..Burada aynı bilgileri yineleyerek bilgi kirliliğine sebep olmak istemiyorum..
Che hakkında kısa cümleler kurmak çok zor, mücadelesi, hayata bakışı hala günümüze ilham veren düşünce yapısıyla tarihin sayfalarında asla kaybolmayan bir kişilik..hala bir idol...
Eva Peron her kadının olabilmeyi hayal edeceği kadar güçlü bir kişilik...Hangi kadın istemez ki hem o kadar yaşama sevinci dolu olsun hem de o kadar zorluklara göğüs gerebilsin...
Belki de bir derstir biz kadınlar için, bir örnektir aklımızın bir köşesinde hep var olması gereken...
Evita dünyada sahne almış en başarılı müzikallerden biri izlemek keyfini yaşamak gerek...

Evita müzikali 12-24 Nisan tarihleri arasında İstanbul Kongre Merkezinde tam 16 defa sahnelenecek...

Evita'nın Başrollerinde; Eva Peron - Abigail Jaye ve Che - Mark Powell rol alacaklar...
Biletler http://www.biletix.com adresinde satışa başlamış bile
ve son detay bilet ücretleri 66TL - 160TL arasında

15 Mart 2011 Salı

OLMUYORSA ZORLAMAYACAKSIN


Olsun istersin…
Hatta olsun diye yapılması gerekenden daha da fazla üstelersin.
ktır ; değer verirsin, ödün verirsin, sevgiden de öte saygı gösterirsin, olmayacak kaç şey varsa bir araya bile getirirsin…
Bakarsın, ne anlattığını anlayabilmiş (?) ne de çözüm için bi’şeyler yapma gayretinde.
İştir; sabahlarsın, “olsun” diye ailenden çaldığın zamanı oraya verirsin…
Dosttur; hayatta kimseyi dinlemediğin kadar dinler, kendine ayırmadığın onca şeyi “O’na” ayırmaya çalışırsın…
Sonra olayın içinden kendini çıkartır şöyle karşıdan yaptıklarına bir bakarsın… Bakarsın ki her şey başladığın gibi!
Olmuyorsa, olmuyordur!

Gönlün rahat mı?
Elinden geleni yaptın mı?
Cidden olmuyorsa zorlamayacaksın…

Sanılanın aksine CAN YÜCEL'e ait olduğu varsayılıp her yerde öyle yayınlanan bu güzel yazının gerçek kaleminin Özgür Şahin'miş ben de yeni okudum buradan siz de okuyabilirsiniz...


11 Mart 2011 Cuma

HERKESİN DÜŞÜNMESİ GEREK


HERKESİN DÜŞÜNMESİ GEREK...
Tanrıdan gururumu yok etmesini istedim.
Tanrı 'Hayır dedi
Gurur benim yok edebileceğim bir şey değil,
Senin bırakabileceğin bir şeydir' dedi.

Tanrıdan sakat çocuğumu iyileştirmesini istedim.
Tanrı 'Hayır, dedi
Onun ruhu sağlam, vücut o kadar önemli değil, O geçici bir şeydir.' dedi.

Tanrıdan Bana sabır vermesini istedim.
Tanrı 'Hayır, dedi
Sabır büyük acılar çekilerek öğrenilebilecek bir şeydir. Sabır verilmez,
hak edilir.' dedi.

Tanrıdan Beni mutlu etmesini istedim.
Tanrı, 'Hayır, dedi
Ben sadece nimetlerimi sunarım, Mutlu olmak sana bağlı...' dedi.

Tanrıdan Beni çektiğim acılardan kurtarmasını istedim.
Tanrı 'Hayır,dedi
Çektiğin acılar günlük kaygılarının önemsizliğini anlamanı, onlardan
uzaklaşmanı ve bana daha çok yaklaşmanı sağlar.' dedi.

Tanrıdan Ruhumu olgunlaştırmasını istedim.
Tanrı 'Hayır, dedi
Kendi kendine olgunlaşmalısın, ama meyvelerini alman için yardım
edeceğimden emin olabilirsin.' dedi.

Tanrıdan Hayatı sevmemi sağlayacak her şeyi istedim.
Tanrı, 'Hayır, dedi
Ben sana hayatı vereceğim. Böylece hayata dair her şeye ancak sen sahip
olabilirsin.' dedi.

Tanrıdan,
Tanrıya duyduğum sevgiyi, başkalarına da duyabilmeyi istedim.
Tanrı söyle dedi:
'Ohhh! Nihayet doğru bir şey istedin.'
Ruhu olgunlaşmamış bir kul Tanrıya hep 'bana ... ver' ile biten dualar
eder. Olgunlaşmış bir ruh ise 'vermemi sağla' diye bitirir dualarını...
..........

Steve Goodier'in 'Bir Dakika Hayatinizi Değiştirebilir' adlı kitabından
alınmıştır.

10 Mart 2011 Perşembe

NEYZEN TEVFİK



Yaşam üzerine fazla geldiği zaman onu zorlama,
Biraz duraksa, neler olup bittiğ
ine anlam verme.
Mutlaka yanlış bir şey oldu ve
Düşüncelerin ile dileklerin aynı orantıda değildi
Ve varlığın ile buluşamadı.
Sorun yok, sadece bekle.
Güneş doğacaktır, çimler yeşerecektir,
Çiçekler açacaktır, rüzgâr esecektir
Ve yağmur yağacaktır. Zorlamaya gerek yoktur,

Olması gereken kendiliğinden olur!
İzlemene devam et,
Şahitlik güzeldir,
Hem olayın dışındasındır hem de içinde,
O bir dengedir, o anlamlıdır,
Şahit ol, tanık ol, olan ile bütünleş,
Güzellik olanların içinden filizlenecektir;
Zorlamaya gerek yoktur,
Olması gereken kendiliğinden olur!
Hayat üç-buçukla dört arasındadır.
Ya üç-buçuk atarsın ya da dört dörtlük yaşarsın...








8 Mart 2011 Salı

KADINLAR GÜNÜMÜZ KUTLU OLUR MU??



8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜMÜZ 
KUTLU OLSUN


Neredeyse 10 gündür erişim yasağı nedeniyle içimden bloguma yazmak gelmedi hiç...tüm blog yazarı arkadaşlar ile görünmez bir bağ oluştu ve sesimizi duyurabileceğimiz her platformda kadın-erkek demeden bloguma dokunma diye çığlıklar attık, bürokrasiye takıldık, hukuka takıldık, statulere takıldık ama hala kalp kalbe tepkimiz devam ediyor her kadın her erkek el ele, omuz omuza birlikte...

Neden mi böylesi özel bir günde bundan söz ediyorum...kadın veya erkek diye ayırımın olmadığı bir dünyadayız aslında, istenildiği zaman erkeklerin en büyük destekçisi olduğumuzu inkar etmeyen zihniyetin işine gelmediği noktalarda kadını hala 2. sınıf insan olarak görmesi ne acı...
hala yazılı ve görsel haber bültenlerinin ana başlıklarında kadına uygulanan şiddetin ön sıralarda olması ne acı...
hala kadının başarılı olduğu alanlarda onurlandırılacağı yerde türlü laf cambazlıklarıyla karalanabilmesi ne acı...
hala şiddetin eğitimle giderilememesi ve hayvansal bir dürtü ile oraya çıktığında hep zarar gören tarafın kadın olması ne acı...
hala kadınların cinsel obje sıfatından kurtulamaması ne acı...
hala çalıştıkları ortamlarda öyle ya da böyle tacize maruz kalmaları ne acı....
Kadın ve erkek her zor günde birlik olabiliyorsa, el ele bir çok güçlükle başa çıkabiliyorsa bu sizce de kadının gücünden kaynaklanmıyor mu?
Hiç bir zaman feminist düşüncelerim olmadı benim, hatta erkeğin her konuda bir adım önde olması gerektiğini savundum hep..eğitimde,kazançta,sevgide,aşkta,iş hayatındaki konumunda...kısaca maddi manevi kadından üstün olmalı derim hep...
Üstün olmalı ki kompleksleri ile kadına zarar veremesin...
Üstün olmalı ki kadın kendisini onun yanında güvende hissetsin...
Üstün olduğunu nasıl anlarsınız bir erkeğin??
Üstünlüğünü kadına karşı kullanmadığında anlarsınız,
komplekslerini bir kenara bırakıp yaradılışındaki koruyan rolünü benimsediği zaman anlarsınız...
Kadın o zaman kadınlığın tadına varır erkek o zaman değerini ortaya koyar...
Kadın ile erkek birlikte olduğunda değerleri var,
Kadın ile erkek ortak yaşamlarda, ortak duyguları paylaşabildiğinde insan  olarak önemliler
Kadın ile erkek üstünlük savaşının bittiği noktada mutlu ve huzurlu bir yaşamın kapısında olacak...

Kadınlar Günümüz birlikte olmayı başarabildiğimizde gerçekten kutlu olacak....