23 Nisan 2011 Cumartesi

23 NİSAN'DA BU BLOG ÇOCUKLARIN


23 Nisan'da yerimizi çocuklara bıraksak bizden çok daha güzel işler yapacaklarına eminim...
Bu blog bugün sizlerin çocuklar...
Daima gülen gözler ile bakın hayata...

19 Nisan 2011 Salı

NERESİNDEN BAKIYORUZ?


Bambu ağaçlarının nasıl yetiştirildiğini biliyor musunuz??
Bambu ağacı yetiştirmeye karar veren kişi tohumu toprağa eker ve sular...ilk iki yıl ektiği tohumları sulayarak geçer ancak toprağın üstünde herhangi bir hareketlenme görülmez..kişi sabırla bekler sonraki 3 yıl da aynı şekilde geçecektir sulayarak ve hala toprağın üstünde herhangi bir kıpırtı, bir filiz görünmeden...
Beşinci yılın sonunda tohumlar fidana dönüşür ve sadece altı hafta içinde boyları 7 metreye ulaşan ağaçlar büyüyüverir...

Bambu ağaçlarının yetiştirilmesi ile kişisel gelişim arasında sık sık bağ kuran bir çok yazıya rastlamak mümkün..Her birinde şu ana soru vardır..."bir bambu ağacı 5 yılda mı yetişir yoksa 6 haftada mı?"

Bir bambunun kaç yılda nasıl yetiştiği sadece onu üreten kişinin düşünmesi gereken sorudur aslında değil mi...
Şöyle ki bambu ağaçları karşımıza çıkan bir çok film karesinde ya da fotoğrafta çoğumuzu büyüleyen görüntüler vermez mi...işte tam da bunu anlatır bu hikaye...o etkileyici görüntüye kavuşmak için verilen emek, harcanan zaman, gösterilen sabır ve tabi ki neticesinde elde edilen başarı...

Hayatımız boyunca "başarılı" olmak için çaba harcarız sürekli...işimizde başarı, doğru dostluklarımızda başarı, iyi aile ilişkilerinde başarı, aşk ilişkilerimizde başarı...Hepsi bir nebze mutlu olmak, biraz huzurlu olmak için değil mi...en büyük başarı bu değil mi...

Elde etmek için çaba harcadığımız her şey zaman içinde gerçekleşecektir mutlaka önemli olan gereken özeni, sabırı gösterebilmek ve ihtiyacı olan zamanı tanıyabilmek...



16 Nisan 2011 Cumartesi

KİŞİSEL ATALETİM



Yapılacak işler listem kabardıkça basiretimin bağlanması nedendir??
Bir konsantrasyon eksikliği, bir organizasyon bozukluğu var ama çözemedim dur bakalım anlarız..
Kendimi kandırmayacağım bahar havası falan yalan tamamen bahane bu bendeki tembellik..evet evet resmen tembelleştim...
Bir kitap okumaya başladım "Kişisel Atalet" diye bir kitap..yapmak isteyip de bir türlü yapamadığımız hatta yaparsak çok daha iyi hissedeceğimiz şeyler için bile bahaneler üreterek yapmama hali..Diyor ki yazar aslında sizin için yapılması çok çok basit olan işler için bile kıpırdamak dahi istemeyişinizin adı "atalet"..uzun uzun anlatıyor bakmayın burada bir kaç özet cümleyle geçiştirdiğime..ataletin ne olduğunu sayfalarca anlatmış yazar sonra da nasıl yeneriz sayfalarına gelmiş sıra ama ben henüz o sayfalara geçemedim..bahanem hazır üstelik, çok yorgun oluyorum, işlerim çok yoğun, akşamları kolumu kaldıracak halim kalmıyor..vs..vs..

Yazarı bilse bende yazdıklarının hiç bir işe yaramadığını çok üzülür eminim hatta sanki tahmin etmiş gibi bir de açıklama kısmına şunu yazmış "kişisel ataletinizi yenmenin ilk adımı bu kitabı sonuna kadar okumak olsun"
Tamam kabul ediyorum çok mantıklı ama ben zaten başladığım hiç bir kitabı bu güne kadar yarım bırakmadım ki hayatım boyunca bu bendeki tembelliği ortadan kaldıracak bir çözüm değil..zaten sanırım bu cümle soğuttu beni kitaptan..ama dedim ya ne olursa olsun ben hiç bir kitabı yarım bırakmam elbette bitireceğim..sadece bu ara değil:)

Bu ara cidden yapmayı planladığım bir sürü şey var; 3 ayrı koleksiyon hazırlamam gerekiyor, bir online dergiye düzenli yazılarımı teslim etmeliyim (ki henüz mayıs ayı için hangi konuda yazacağımı bile düşünemedim), blogumu güncellemeyeli haftalar oldu bir sürü materyal birikti her gece yarına ertelemek canımı sıksa da yapıyorum, ..vs..vs.. bir sürü iş işte hepsi yapılacaklar listemde..dikkatinizi çekerim hiç birinin yanında henüz bir tik yok...

İnsanın aklı bambaşka şeylerle meşgul olduğunda önceliklerine konsantre olması inanılmaz zorlaşıyor..Bunun tek çözümü ise aklınızdaki gereksiz bütün düşüncelerden arınmak..bir formülü varsa mutlaka öğrenmek isterim...

Bir ara yoga'ya merak saldım sırf bu nedenle..belki dedim konsantrasyonumu düzenler evet kabul ediyorum bir kaç temel hareket epeyce yardımcı olmuştu...sonra kendimi yollara vurdum her gün bir saat bisiklete biniyordum sahilde, ooh mis gibi deniz havası iyot derken oldukça faydasını görmüştüm üstelik bir taşla iki kuş vurmak deyimini hatırlatan bir durumdu benim için hem aklımdaki fazla yükten kurtuluyor hem de vücudumdaki fazla yağlardan...ta ki bisikletim çalınana kadar, hayatımda hiç bir şeyim için bu kadar üzülmemiştim sanırım,kendi kazancımla aldığım ilk şeydi neyse sonra yollar beni çağırdı yine ve yürüyüşlere başladım o da iyi gelmişti halbuki hiç beklemiyordum bu kadar etkili olacağını ama olmuştu cidden tempolu bir yürüyüş hakkında söylenenler doğruymuş tecrübeyle sabitledim...

Peki sonra ne oldu??? hiç bilmiyorum...

Ne ara bu kadar kendimden vazgeçtim sorusuna cevap yok...

Bir tek şeyi iyice öğrendim ki insan kendisine her gün ihtiyacı olan zamanı ayırmadığı zaman işler sarpa sarmaya başlıyor ve toparlanması da kayda değer bir zaman alıyor...şimdi işte tam da bu aşamadayım sanırım...toparlanma aşaması...

Spor, yoga, kitap okuma, meditasyon hepsi birer bahane..hepsi sadece akılda biriken fazlalıklardan kurtulma yöntemi..hangisi işine gelirse belki başka alternatif metodlar da vardır ben henüz keşfedemedim ama bu hızla onu da başarırım:)

Yapılacaklar listem hala kabarık...yapmam gerekenleri hala net bir şekilde görebiliyorum...nasıl yapacağımı da biliyorum üstelik..ve hepsini tek tek bitirdiğimde hayatta kimsenin başaramayacağı kaadar mutlu hissedeceğim bunun da farkındayım....tek sorun play düğmeme basmak...biri beni pause halinde unutmuş gibiyim...

İşte "kişisel atalet".... henüz bitmemiş de olsa kitap okumanın faydaları en azından benim durumumdaki kişilerin ortak adını biliyorum:)

12 Nisan 2011 Salı

BU BİZİM ŞARKIMIZMIŞ MEĞER



Meğer yıllardır dinlediğim bu şarkı yıllardır ne olduğunu anlayamadığımız ilişkimizin tam da kendisini anlatıyormuş..
Haftasonu konserde birden bire şarkıyı söylemeye başladıklarında bir şey oldu ve evet anladım ki sen ve ben vardık sözlerde...


Bu şarkı bizim olsun o zaman...belki bir gün meslek değiştirmeye karar verirsen şarkımız da değişir..aksi halde ikimiz de hep yalnızlığı tadacağız ömür boyu...